1. doğru
Onun söylediği doğru.
Bu doğru.
Nehire doğru ilerlediler.
Kızlar kalabalığa doğru şarkı söyleyerek geldi.
Bunun doğru olup olmadığını bilmek istiyorum.
Onun yarışı kazandığı doğru mu?
Bir eşekarısı bulutu çocuklara doğru yöneldi.
Kız arkadaşına doğru koştum.
Herkes cümlelerin doğru seslendirilmesini ve doğru bir biçimde yazılmasını sağlamak için yardımcı olabilir.
Doğru akıl bir yerde kalmayan akıldır.
Doğru olan cümleleri değiştirmeyin. Yerine doğal görünen alternatif çeviriler ekleyebilirsiniz.
1920 yazına doğru Kızıl Panik bitmişti.
Ümit; bir saat önce bitirdiğin çikolatalı çörek kutusunun sihirle tekrar dolup dolmadığını kontrol etmek için çılgın bir adam gibi birdenbire mutfağa doğru koştuğundadır.
Elektrikli ısıtıcımızla ilgili doğru gitmeyen bir şey var.
Tom'un dün gece geç saatlere kadar çalıştığını duydum. Doğru mudur?
2. uygun
Erhan, Amanda'nın bu iş için uygun birisi olduğuna inanıyor.
Uygun bir güvenlik duvarı sistemiyle bu sunucuyu yapılandırmam gerekiyor.
Alain, Camilla ile evlenmeye karar verdi çünkü o ailesinin ve zamanının kurallarıyla daha uygun ve tutarlıcaydı.
Bayan Baker, genç adamın yakında gitmek zorunda kalacağını biliyordu,böylece yatmadan önce gece arabasını uygun bir yere parkedebilmek için, genç adama arabasını biraz hareket ettirmesi için rica etmeye karar verdi.
Bu oda uyumak için uygun değil.
Onun beklentilerine uygun yaşamalıyım.
Boşlukları uygun sözcüklerle doldurun.
Lütfen içeriği gözden geçiriniz ve herhangi uygun bir geri bildirim veriniz.
Sınıf tartışması için uygun bir sorun.
O modaya uygun.
Uygun şekilde kullanılırsa, belirli zehirler yararlı olacaktır.
Çalışan her kimsenin kendisine ve ailesine insanlık haysiyetine uygun bir yaşayış sağlayan ve gerekirse her türlü sosyal koruma vasıtalarıyla da tamamlanan adil ve elverişli bir ücrete hakkı vardır.
Ne zaman sizin için uygun olurdu?
Patronum benim işe uygun olduğumu düşünmüyor.