字典 罗马尼亚 - 土耳其

limba română - Türkçe

om 用土耳其语:

1. insan insan


Kedi insan değildir.
Hava yoksa insan on dakika bile yaşayamaz.
Uzaktan bakıldığında, kaya, çömelen bir insan figürüne benziyor.
Küresel ısınmanın insan eylemlerinin sonucu olduğunu düşünüyor musunuz?
Dünyada üç tip insan vardır: sayı sayabilenler, ve sayamayanlar.
Bir insan ne kadar çok yetenek öğrenirse, topluma o kadar daha çok katkıda bulunur.
Çin'in çölünde Japonya'nın tamamında bulunandan daha çok insan var.
Binlerce insan Bhopal Gaz Trajedisi'nde hayatlarını kaybetti ve bugün bile yüzlerce, hatta binlerce insan hâlâ zehirli gazın kötü etkilerinden muzdariptir.
İki insan birbirlerini mükemmel şekilde anlıyorlardı, ve birbirlerinin güçlü niteliklerine karşılıklı saygıları vardı.
Çılgınlık yapmadan yaşayan insan düşündüğü kadar akıllı değildir.
Sanki yıllarca birbirlerini görmemişler gibi İki insan yürekten tokalaşıyorlardı.
John gibi,öylesine dürüst bir insan yalan söylemiş olamaz.
Bir bilim adamı, insan hakları hakkında harika bir konuşma yaptı.
Bilişimsel dil bilimi eğitimi yapmak için çeşitli dilleri bilmek gerekli, ancak, insan bilgisayarların kullanımı da bilmelidir.

2. adam adam


Adam ölüyordu.
Adam bütün umudunu yitirmişti.
Ümit; bir saat önce bitirdiğin çikolatalı çörek kutusunun sihirle tekrar dolup dolmadığını kontrol etmek için çılgın bir adam gibi birdenbire mutfağa doğru koştuğundadır.
Naif bir tilki yoktur. Aynı şekilde, hatasız bir adam diye bir şey de yoktur.
Adam beni yakamdan yakalamaya çalıştı.
Adam parayı almadığını iddia etti.
Resmin arka planındaki o adam kimdir?
Dört kollu adam bankayı soydu ve 4 milyon dolar ile kaçtı.
Uzun boylu adam, yakasına pembe bir karanfil takmıştı.
Adam beni istasyona götürmek için zahmet etti.
İki adam rekabet kazasından sonra Taiwan'da kollarını koparttılar.
O, hatalarını kolayca kabul edecek bir adam değildir.
Onun içinde iki kişi vardı, onun kız öğrencilerinden birisi ve genç bir adam.
Adam Ellie'yi tehlikeli bir durumdan kurtardı.
Vaktiyle bir adam ve karısı vardı. İçinde oturacak evleri yoktu. Tarlalarda yaşıyorlardı ve bir ağacın dibinde uyuyorlardı.