1. mevcut
Ülkemizdeki mevcut durum tedirgin edici duruyor.
Bütün öğrenciler mevcut değiller.
Mevcut tek oda iki kişiliktir.
Araştırma için mevcut az paramız var.
Mevcut evimiz çok küçük, bu nedenle taşınmaya karar verdik.
Çok sayıda öğrenci toplantıda mevcut.
2. hediye
Erkek arkadaşımdan bir hediye aldım.
Evimde onun için bir hediye bırakmıştım.
Senden bu kadar iyi bir hediye beklememiştim.
Amcam bana bir hediye verdi.
Bu hediye sizin için.
Dayım bana bir hediye verdi.
O, ne zaman bir seyahatten geri gelse, kızı için bir hediye getirir.
Bu hediye Laura'nın mı?
Harika hediye için teşekkürler.