1. bile
Paranoyakların bile düşmanları vardır.
Saat dokuz oldu bile.
Alain'i annesi bile her zaman korudu fakat şımarık küçük çocuk, kitapta derin bir nefret uyandıran ve kendini beğenmiş bir kişiye dönüşür.
Şimdi bile zaman zaman artçı şoklar var.
Evim yansa bile kısa sürede söndürülürdü.
Binlerce insan Bhopal Gaz Trajedisi'nde hayatlarını kaybetti ve bugün bile yüzlerce, hatta binlerce insan hâlâ zehirli gazın kötü etkilerinden muzdariptir.
Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor.
Kylie Minogue dünyanın, hatta köylülerin bile afroditidir.
Katolik kilisesine inanmayan insanlar bile Papa'ya sembolik bir lider olarak saygı duyuyorlar.
Bazı ülkelerde, birinin kendi işini bile kamuya bırakamaması oldukça saçmadır.
Plastik cerrahi bile çirkinliğiniz için hiçbir şey yapmayacaktır.
John o kadar sesli konuştu ki ikinci kattan bile duyabildim.
Yağmur yağsa bile golf oynayacak.
Özür diledim fakat o zaman bile benimle konuşmadı.
Go büyük ihtimalle benim ülkemdeki en popüler Japon oyunu olsa da o bile bazı üniversite öğrencileri dışında pek bilinmiyor.
土耳其 单词“even“(bile)出现在集合中:
Turkish | Quantifiers & AdverbsTurkish | Duolingo