1. gerek
Çalışırken çok sabıra gerek duyarız.
Altı yaşında o, daktiloyu kullanmayı öğrendi ve öğretmenine el ile yazmayı öğrenmesine gerek kalmadığını söyledi.
Yıkanması gerek.
Gömleğin ütülenmesi gerek.
Barselona'da kiralamak için bir apartman bulmam gerek.
Bu sorundan bir çıkış yolu bulmam gerek.
Acele etmene gerek yoktu.
O olayı hatırlaman için çok yaşlı olmana gerek yok.
Bira dahi içmez, viskiyi söylememe gerek bile yok.
Bana ilaç gerek. Eczane nerede?
Öğle yemeğin için ödeme yapmana gerek yok.
Onun iyi bir piyanist olduğunu söylemeye gerek yok
Salgından gereksiz yere endişelenmeye gerek yok.
Çiti boyamama gerek yoktu.