字典 印地文 - 土耳其

हिन्दी, हिंदी - Türkçe

साथ में 用土耳其语:

1. ile ile


Çocuk, Meccano ile oynuyor.
Rönesans ile skolastik düşünce yerini pozitif düşünceye bırakmıştır.
Irkçı değilim, ama ile başlayan her cümle aslında büyük ihtimalle çok ırkçıdır.
O Pablo ile evleneceğini açıkça ilan ettiğinde, neredeyse büyük annesine kalp krizi geçirtecekti , halasının gözlerini yuvasından fırlattıracaktı fakat küçük kız kardeşi gururla baktı.
Lockheed skandalı büyük Amerikan uçak üreticisi Lockheed ile ilgili dünya çapında bir rüşvet skandalıdır.Şubat 1976 da su yüzüne çıktı ve esas olarak yolcu uçaklarının sözleşmelerinin kabulüne odaklandı.
Norveç'te yaşanan katliam ve son günlerde İngiltere'deki ayaklanma ve yağma, dünyanın içine sürüklendiği durum itibarı ile dehşet vericidir.
Bir Alman gazetesi için yazarken bazı gramer halini datif haliyle değiştirmen gereken her birkaç cümle ya da İngilizce çevirisi ile değiştirmen gereken bir isim dilsel olarak makaleni daha ilginç yapacaktır.
Lemma 5 gelişigüzel seçilmiş Artin halkaları ile genellenemez
Öğretmenimiz ayrıca düğününün diğer insanlarınki ile aynı olmayacağını söyledi;biz nasıl farklı olacağını sorduk fakat o söylemedi.
Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler.
Aslında tarih, bizim yapmamızdan ötürü bize ait değildir. Uzun zaman önce kendi kendimize sınav yapma süreci ile birbirimizi anlardık, şimdi birbirimizi ailede, toplumda ve yaşadığımız devlette apaçık bir yolla anlıyoruz.
Her ferdin fikir ve fikirlerini açıklamak hürriyetine hakkı vardır. Bu hak fikirlerinden ötürü rahatsız edilmemek, memleket sınırları mevzubahis olmaksızın malümat ve fikirleri her vasıta ile aramak, elde etmek veya yaymak hakkını içerir.
Kendi kendine çalışma ile, vergi muhasebecisi sınavını geçmek mümkün mü?
Halkın iradesi kamu otoritesinin esasıdır; bu irade, gizli şekilde veya serbestliği sağlayacak muadil bir usul ile cereyan edecek, genel ve eşit oy verme yoluyla yapılacak olan devri ve dürüst seçimlerle ifade edilir.

2. boyunca boyunca


Burası tüm sene boyunca soğuktur.
Bütün gün boyunca çiftlikte çalıştığı için, o tamamen yorgundu.
O, yarım yıl boyunca bize eğitmenlik yaptı.
Gece boyunca kar yağdı.
Gerçekler uzun yıllar boyunca açıklanmadı.
Nehir boyunca yürüdüm.
Geçen yıl üç ay boyunca denizdeydi.
O gün boyunca İngilizce duyar.
Gerhard Schröder, II. Dünya Savaşı boyunca yaşamayan ilk şansölyedir.
İsa, Galilee Denizi boyunca geçerken, Simon ve kardeşi Andrew'in göle bir ağ attıklarını gördü.
Savaş başladığında biz on yıl boyunca orada yaşadık.
Hindistan uzun yıllar boyunca Büyük Britanya tarafından yönetildi.
Ben yaz boyunca amcamın evinde kaldım.
Amcamın cadde boyunca bir mağazası var.
O, üç yıl boyunca şampiyon oldu.

3. birlikte birlikte


Okula birlikte gidiyorlar, birlikte ders çalışıyorlar.
Birlikte gidelim mi?
Öğretmen bir zamanlar Emma'ya birlikte bir çocuk sahibi olmaları gerektiğini önerdi.
Bize ve başka herkese bu günü hatırlatmak için, bizimle birlikte herkese bir ağaç dikmesini rica ediyorum.
Odayı kız kardeşimle birlikte kullanıyorum.
Yarın gece saat dokuzda birlikte buluşacağız.
Bütün akşamımızı birlikte dans ederek geçirdik.
Bu işi bitirir bitirmez seninle birlikte olacağım.
Benim Japon öğretmenim fiil çekimlerini hatırlamamıza yardımcı olan bir şarkı kullanırdı. Hiç kimse gerçekten birlikte söylemezdi.
Kendilerini geleneksel bir sistem içinde asla birlikte bulmamış olan diller Tatoeba'da bağlanabilirler.
Tatoeba'nın çok dilli olmasının nedeni budur. Fakat o tür çok dilli değil. Dillerin sadece birlikte eşleştirildiği ve bazı çiftlerin geride bırakıldığı tür değil.
Biri evime girdi ve tüm paramla birlikte kaçtı.
Oturma odasında video oyunları oynarken annem bana onunla birlikte alışverişe gidip gitmeyeceğimi sordu.
Nagasaki çevresinde onlara rehberlik edebilmem için kadınla birlikte gittim.
Her şahıs tek başına veya başkalarıyla birlikte mal ve mülk sahibi olma hakkına sahiptir.