1. canlı
Kızı çok kibar ve canlı.
O, büyük babanın canlı görüntüsüdür.
Benimle Lady Gaga'nın bir canlı konserini seyretmeye gitmek isteyen biri varmı?
Hiçbir şey bir resimden daha canlı değildir.
土耳其 单词“leben“(canlı)出现在集合中:
kendi kelimelerim2. yasamak
3. yaşamak
土耳其 单词“leben“(yaşamak)出现在集合中:
das Verb (die Verben)